Günümüzde eski özelliğini
yansıtan sadece İskender Paşa Camisi kalmıştır. Orta Cami ve Gülbahar
Hatun Camisi başta olmak üzere, diğer camiler orijinaline uygun olarak
yeniden yapılmışlardır. Şehir merkezinde yapılan eski camilerden
günümüze kadar gelebilen camilerin dış cepheleri taş malzemeyle, iç
mekanları ise ahşap malzemeyle yapılmıştır. Oldukça küçük ölçekte
yapılan bu camilerde süsleme özellikleri ve güzellik kaygısından çok
ihtiyaca binayen yapılmış yapılardır.
İlçe ve köylerdeki camiler de
Rize yöresinin dağınık yerleşme karakterine göre şekillenmişlerdir. Bu
camiler bir ya da iki mahallenin ihtiyacı için yapılmış, oldukça küçük
camilerdir. Camiler yapılırken konut mimarisinin genel özellikleri
alınarak kullanılmıştır. Yapı malzemesi olarak ahşap ve taş malzeme
kullanılmıştır. Ahşabın bulunma kolaylığından dolayı bazı camiler ahşap
yığma tarzda yapılmışlardır. Bu camiler iklim özellikleri ve malzemenin
dayanıksızlığına bağlı olarak uzun yıllar ayakta kalamamıştır. En önemli
örnekler Hemşin’deki Bilen Köyü Camisi, İkizdere İlçesindeki Hacı Şeyh
Camisi ve Fındıklı’daki Meyveli Köyü camisi’dir. Her üç cami de ahşap
ustalığın önemli özelliklerini yansıtmaktadır.
Bu camiler eğimli araziye
kuruldukları için hemen hemen hepsinde, yüksek su basmanları yer alır.
Çamlıhemşin İlçesi’nde bulunan Aşağı Çamlıca Camisi’nde olduğu gibi
bazılarında zemin kata medrese bölümü yerleştirilmiştir. Camilerin ön
kısımlarında son cemaat yeri olmamakla beraber, namaz vakitlerinin
beklenilmesi amacıyla sedirli bölümler vardır. Süsleme bakımından ahşap
öğelerin ağır bastığı camilerin kapıları, mihrapları, minberleri,
korkulukları ve tavanları ahşap oyma olarak süslenmişlerdir. Bilen Köy
Camisi’nin kapı ve minberi üzerinde klasik geometrik süslemeler
yüzeyleri kaplar. Minberin panolara ayrılarak, içlerine stilize vazoda
çiçekler koyulan örnekleri Şimşirli, Kurtuluş Mahallesi, Zivane Köprüsü,
Tunca, Işıklı ve Aşağı Çamlıca Camileridir.
İskender Cafer Paşa Camisi
İslam Paşa veya Kurşunlu Camisi
olarak da anılmaktadır. H. 978 /M. 1570 yılında İskender Cafer Paşa
tarafından yaptırılmıştır. Cami, ahşap bir son cemaat mahalli, taş
duvarlı ve kubbeyle örtülü bir harim kısmından meydana gelmektedir.
Caminin duvarları moloz taşlarla örülmüştür. Harimin kuzeybatı
köşesinden minareye çıkılmaktadır.
Kare planlı harime kuzey
cephedeki kapıdan girilir. Her cephedeki iki pencere aydınlatmayı
sağlar. Bu pencereler düz lentoludur. Ayrıca sekizgen kubbe kasnağı
üzerinde yuvarlak kemerli pencereleri vardır. Tromplara oturan kubbe
içten demir parmaklıklı bir kandilliğe sahiptir. Dıştan ise kurşun
kaplıdır. Taş mihrap sade bir görünüme sahiptir. Camiye göre oldukça
büyük olan ahşap minber yenidir. Eskiden ahşap olan mahfil son yıllarda
betonarme olarak yenilenmiştir. Harimin yarısını kaplayan bu mahfil iki
ayak tarafından taşınır. Caminin içerisindeki kalem işi süslemeler de
yenidir.
Caminin giriş kapısı üzerinde ki onarım kitabesi şöyledir:
Selamun aleykum tibtum fedhuluha halidin
Tamir tarihi sene 1326
İskender Cafer Paşa Camii Şerifi
Tarihi atiki sene 978.
Bu kitabe H. 1326/M. 1908’de
yapılan onarımda koyulmuştur. Bundan önce de caminin H.1313/M.1895
yılında bir onarım gördüğü tespit edilmiştir. 1970’li yıllara kadar son
cemaat mahalli iki katlıydı ve kiremit kaplıydı. Üst katı Kur’an kursu,
müftülük ve lojman olarak kullanılmıştır. Bu kısım yıkılınca Vakıflar
Genel Müdürlüğü’nce tek katlı ve ahşap olarak yenilenmiştir. 1989
yılında taş minare de yenilenmiştir. Eski minarenin demir korkuluklu
şerefesi taşa dönüştürülürken, külah üzerindeki dendan dizisi yeni
minarede de tekrarlanmıştır. Bu onarım sırasında batı tarafına da bir
baldaken şadırvan yapılmıştır.
Orta Camii
Yapı, şehir merkezinde, Yeniköy
Mahallesi’nde yer alır. İlk cami 1737 senesinde yapılmıştır. Bugünkü
cami ise 1941 yılında yeniden inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı cami
kalın taş duvarlı ve kırma çatılıdır. Camiye girişler kuzey, doğu, batı
tarafındaki kapılarından sağlanmaktadır. Son cemaat yeri olmayan camide,
giriş kısmından hemen sonra bir mahfil bulunmaktadır. Harim, alt hizada
doğu ve batıdan üçer, kuzey ve güneyden ise ikişer yuvarlak kemerli,
büyük pencerelerle aydınlatılmıştır. Üst hizada ise yanlarda dörder, ön
ve arkada ise üçer ikiz pencere bulunmaktadır.
Yapının üst örtüsünü yuvarlak iki
beton sütun taşımaktadır. Tavan ahşap olup, ortada ahşap bir kubbeye
sahiptir. Mihrap mermerden yapılmış, minber ise ahşaptan yapılmış olup,
süslemesizdir. Kuzeybatıdaki minareye mahfilden çıkılmaktadır. Minare
yerel siyah taştan inşa edilmiştir. Mevcut kitabesine göre ilk cami H.
1150 /M 1737 yılında yaptırılmıştır. 1. Dünya Savaşı sonrasında bölgeden
Ruslar çekilirken Ermeni askerler tarafından yıkılmıştır. Yapı 1929
yılında bazı onarımlar görmüşse de yeterli olmamış, 1941 yılında Hacı
Memiş adlı bir hayırsever öncülüğünde bugünkü haliyle yeniden inşa
edilmiştir.
Taş Kemer Köprüler
Rize’nin, deniz seviyesinden 2000
m. yüksekliğe ve 50 km’lik bir mesafeye ulaşan topografyası, oldukça
dik yamaçlar meydana getirmektedir. Bu durum akarsuların denize hızlı
bir akışla dökülerek derin vadiler açmalarına neden olmuştur. Buna bağlı
olarak dağlık arazide yaşayan yöre insanı, sıkça karşısına çıkan akarsu
vadilerini geçip konutlarına, yaylalarına ve tarım alanlarına ulaşmak
için köprüler inşa etmiştir. Bu bakımdan Rize yöresinde taş kemer köprü
mimarisi oldukça gelişmiştir. Yöre ikliminin etkisiyle (sel) bu köprüler
çabuk yıpranmış ve sık sık onarım görmüşlerdir. Köprülerde herhangi bir
kitabeye rastlanmamakla beraber, genellikle Osmanlı döneminin son
zamanlarında yapıldıkları düşünülmektedir.
Köprülerin tümü, akarsu yatağının
iki yanında karşılıklı birer ayak üzerine yükselen yuvarlak ya da hafif
sivri kemerli bir yay formundadır. İlk çağlardan itibaren farklı zaman
ve mekanlarda farklı toplumlar tarafından kullanılan bu formun, tercih
edilmesindeki ana faktör kullanımından doğan işlevidir. Köprülerin
tümünün kemer biçiminde yapılmasının temelinde yatan düşünce, köprünün
fevkani yapısı ile sık sık sel suları ile taşan akarsuların altında
kalmamasını sağlamaktır. Ormanlık bir bölge olmasına rağmen köprülerin,
ahşap yerine taştan yapılmasının nedeni; taşın, suya karşı ahşaba göre
daha sağlam ve dayanıklı bir malzeme olmasıdır.
Tümü dikdörtgen planlıdır ve bir
çoğu tek ve yuvarlak kemerlidir. Çamlıhemşin’de ki Kadıköy Köprüsü ve
Yukarı Durak Köyü Köprüsü çift kemerli köprülerdir. Ayrıca bugün sadece
ayak kalıntıları kalan, Behice Köyü’nde yer alan köprünün ayak
kalıntılarından çift gözlü olduğu tahmin edilmektedir. Köprülerin tek
gözlü olmasının sebebi genellikle dar vadilere kurulmasından
kaynaklanır. Bazı köprüler basık yada hafif sivridir. Köprü ayakları
çift ya da tek yönde doğal kayalara oturmaktadır. Tümünün korkulukları
köprü yolunun iki kenarında tek sıra kesme taş ile oluşturulmuştur.
Köprülerin hemen hemen hepsinde
kullanılan taş malzeme, düzgün kesme ve moloz taştır. Köprü kemerleri
düzgün kesme taşlardan, ayaklar ve diğer kısımlar, moloz taşlardan inşa
edilmiştir. Korkuluklar tek sıra taş olarak yapılmış olup, bazılarında
sonradan eklenen demir korkuluklar yer alır.
Yükseklikleri vadinin derinliğine
göre değişmektedir. 2-3 m. yükseklikte köprüler bulunduğu gibi 15-20 m
yükseklikte köprüler de vardır. En yüksek köprülerden biri de
Çamlıhemşim İlçesi’nde yer alan Şenyuva Köprüsüdür. Bu köprü yaklaşık 20
m yüksekliktedir. Yine köprülerin uzunlukları da kuruldukları vadilerin
genişliklerine göre 20 m ile 45 m arasında değişmektedir.
Şenyuva Köprüsü
Fırtına Deresi üzerinde doğu-
batı doğrultusunda uzanan köprü tek gözlü, kemerli taş köprüdür. Yörenin
en büyük ve en eski köprüsüdür. Dere seviyesinden yaklaşık 15-20 m.
yükseklikte ve 40 m. uzunluktadır. Kemer ve korkuluklar düzgün kesme
taştan, ayak dolguları ise yığma taştan yapılmıştır. İniş ve çıkış
kısmında basamaklar vardır. Her iki tarafına daha sonradan yaklaşık 1 m
yükseklikte demir korkuluklar yapılmıştır.
Mikron Köprüsü
Fırtına Deresinin Aşağı Şimşirli
kolu üzerinde kuzey –güney doğrultusunda uzanan tek gözlü, kemerli, taş
köprüdür. İki ayak açıklığı oldukça geniştir. Yaklaşık 30 m. uzunlukta,
dere seviyesinden 10-12 m yükseklikte yer alır.
Kemer düzgün kesme taştan olup,
ayaklar moloz taşla yapılmıştır. Korkuluklar daha sonradan biriketle
örülerek oluşturulmuştur. Tahribata uğrayan kemer bölümü, köprünün
ayakta kalabilmesi için onarım görmüştür.
Şehitler Çeşmesi
İslampaşa Mahallesi'nde eski
Güneysu yolu üzerinde, 1917 yılında yapılmıştır. Dairevi kemerli bir
cepheye sahiptir. Tek lülelidir ve lülesi üzerinde taslağı vardır.
Çeşme, 1916 yılında şehrin savunması sırasında şehit olan
askerilerimizin gömüldüğü bir yerde yapılmıştır.
İşgal sırasında Ruslar bu
şehitlikten yol geçirmek için kazı yapınca şehitler buradan
nakledilmiştir. Bu nakil sırasında şehit askerlerin çürümüş
elbiselerinden çıkan paralarla halk bu çeşmeyi yapmıştır. Çeşmenin
üzerindeki Latin harfli kitabe metni ünlü şair Bayburtlu Hicrani
tarafından yazılmıştır.
Rize İli Tarihi Ve Eserleri